6 Kasım 2016 Pazar

Karşılıklı ticarette TL-RUBLE
Geçen ay gerçekleşen görüşmelerle beraber, Türk-Rus ilişkilerindeki siyasi sorunlar birçok alanda çözüme kavuşturuldu. Bu siyasi gelişmeyle beraber, eskiden var olan ticari anlaşmalar yeniden yürürlüğe girerken, bunlara yeni anlaşmalar eklendi. Görüşmeler sonucunda, yakın gelecekte karşılıklı ticarette Dolar yerine TL-Ruble kullanılacağı açıklandı.
Bu açıklama birçok kişiyi heyecanlandırdı. Onlara göre bu anlaşmayla, Doların tahtı sallanacak, küresel tekelleşme son bulacak, iki ülkenin Dolara olan bağlılıkları azalacak ve böylece bu iki para biriminin uluslararası itibarı artacak. Bu açıklamalar birçok açıdan Türkiye için çok olumlu olsa da, iyi niyetli temenniler olmaktan daha ileriye gidemez çünkü bu anlaşmanın pratikte işlemesi çok zordur.
2015 yılını saymazsak son yıllarda Türkiye ve Rusya arasında yapılan toplam dış ticaret 25-30 milyar ABD doları arasında değişmektedir. Bu ticarette Rusya'nın lehine 15-25 milyar Dolar arasında değişen fazla vardır.  Mesela, 2014 yılında Türkiye 6 milyar Dolarlık ihracat yaparken, 25 milyar Dolarlık ithalat yapmıştır. Yani Rusya’nın 19 milyar Dolarlık dış ticaret fazlası bulunmaktadır. Eğer karşılıklı ticaret TL ve Ruble üzerinden yapılsaydı bu miktar (19*3); Türkiye yaptığı ithalat için 57 milyar TL ödeyecekti. Buraya kadar hiçbir sorun görünmese de asıl problem bu ödeme yapıldıktan sonra başlamaktadır. Rus ihracatçı açısından bu paranın kullanımı sınırlıdır. Türkiye’ye gelip 57 milyar TL'lik hizmet alımı yapmayacağı varsayımından yola çıkarak, bu paranın Rusya’dan hizmet alımı yoluyla Türkiye’ye geleceği düşünemeyiz. Ayrıca Rusya sermaye genelde sermaye ihraç eden değil ithal eden bir ülke olduğundan, bu paranın sermaye yatırımı olarak Türkiye’ye döneceğini seçeneği de gerçekçi değildir. Bunun yanı sıra, TL uluslararası kabul görmüş ve rezerv niteliği olan bir para birimi değildir. Bu yüzden ihracatçı bu parayı Rusya Merkez Bankasına sattığında Merkez Bankası TL’yi rezerv olarak tutmayacağından, bu para dönüp dolaşıp yine Türkiye’ye gelecektir. Sonuçta, iki ülke bu ticaretten hiçbir kar elde etmemiş olacak ve bu işlemler yüzünden ortaya çıkacak işlem maliyetlerine katlanacaklardır. Amiyane tabiriyle, pirince giderken evlerindeki bulgurdan olacaklardır.
Özetlemek gerekirse, bu tür anlaşmalar siyasi amaçları bir kenara bırakılırsa ekonomik açıdan işlevsizdir. Para birimlerinin karşılıklı kullanılması için, yaptıkları ticaret hadlerinin birbirine yakın olması gerekir. Eğer arada fark varsa, bu farkı oluşturan para birimi rezerv niteliği taşımalıdır. Türk-Rus ticaret hadlerindeki farklılık ve TL'nin rezerv para olmayışı bu anlaşmayı gereksiz kılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder