6 Kasım 2016 Pazar

İmkansız Üçleme ve Türkiye Örneği
İmkansız üçleme, bir ekonomide sabit kur rejimi, bağımsız para politikası ve sermaye hareket serbestliğinin aynı anda uygulanamayacağını belirten ekonomi teorisidir. Ekonomi biliminde çok yaygın olarak dillendirilen ve bilinen bir teori olmasına karşın bir çok ülke birçok defa bu teoriyi yok sayarak bu üç argümanı aynı anda uygulamaya çalışmış ancak hepsi de kısa süre içinde kriz sürecine girmişlerdir. Bu yüzden, bu teoriyi tam anlamak gelecekte benzer senaryoların yaşanmasını engelleyebilir.
Teoriyi daha iyi anlayabilmek için; tam sermaye hareket serbestliğinin olduğu, sabit kur rejiminin uygulandığı, bağımsız para politikasına sahip  A ve B ülkelerinden oluşan bir ekonomi düşünebiliriz. Başlangıçta bu iki ülkedeki faiz oranının % 10, Ak/Bk kur oranının ise sabit ve 10 olduğunu varsayalım.  Bu kur oranında, B ülkesi ucuz para birimi sayesinde ihracat yapabilmektedir.  Bu şartlar altında B ülkesindeki yöneticilerin, yatırımları arttırmak amacıyla faiz oranlarını %10’dan %5’e düşürdüğü bir ortamda olası sonuçlar şunlardır. ( Enflasyonla mücadele amaçlı faizi düşürdüğünde de benzer kısır döngü yaşanır. İstersen anlatabilirim.) İki ülke arasında faiz farklılığı ortaya bir arbitraj fırsatı çıkarır. İnsanlar B ülkesinden borçlanıp, bu parayı A ülkesinde kullanarak faiz farklılıklarında kar elde eder. A’daki faiz oranlarından dolayı Ak para birimine olan talep artar. Belli bir noktadan sonra B ülkesinde döviz azalır ve Ak’ya olan talepten dolayı B ülkesi üzerindeki baskı artar. Bu durumda B ülkesi yöneticilerinin uygulayabilecekleri belli politikalar vardır. 
Bu yöneticiler ya ülkeden döviz çıkışını düzenler veya engellerler, ya Ak’yı devalue ederek paranın üzerindeki baskıyı azaltırlar, ya da faiz oranını yeniden %10 seviyesine getirerek döviz çıkışını engellerler. Sonuçta bu yolla Bk para birimine olan talebi azaltarak, üzerlerindeki baskıyı düşürebilirler. Fakat bunları uygularken, ya sabit kur rejiminden feragat ederler  ya sermaye hareketlerini engellerler ya da bağımsız para politikasından  vazgeçerler.
Görüldüğü gibi bir ekonomide sabir kur rejimi, sermaye hareketleri serbestliği ve bağımsız para politikası aynı anda uygulanamaz. Bu yüzden buna imkasız üçlü denir.
Bu uygulamanın zararını Türkiye de görmüştür. Türkiye 1980 sonrasında, sermaye hareketlerini serbestleştirmiştir; sabit kur rejiminden dalgalı kur rejimine geçmiştir. Fakat bu dalgalanmayı belli bantlar içerisinde sınırlandırmıştır. ( Şu anda bile Merkez Bankası kuru görünmez limitler içerinde tutmaya çalışmakla birlikte herhangi bir bant veya limit kullanmamaktadır.) Bu yapı, bağımsız para politikasına sahip olan Türkiye’de 2001 krizinin oluşmasında önemli rol oynamıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder